Ana içeriğe atla

From 9 to 5 / Japon Romantik Komedi (?) Dizisi

 



From 9 to 5 adı itibari ile bir ofis komedisi çağrıştırıyor, öyle olduğunu düşünüyordum. (Posterini görmemiştim tabi, baksanıza şuna :(  )  Bir de şu an hatırlamıyorum hangi sahneler ama, Pinterest'te bu dizinin bazı sahneleri ve alıntıları çok karşıma çıktı, başlamak istedim. 

Önemli ama blogumu okuyanların şaşırmayacağı bir bilgi: Sadece ilk bölümü izledim.

Siz de neden ilk bölümden sonra izlemeye devam etmeyi düşünmeyebilirsiniz, onu anlatacağım:

(Yine siz bilirsiniz, insanları soğutmak da istemem, çift kişilikli olmak)

Dizi ile ilgili genel bilgiler:

. Dizi sadece 10 bölüm. 

.2015 yapımı. 

.Manga uyarlaması. Yazarı Miki Aihara.


Anahtar kelimeler: çöpçatanlık, keşiş, ofis hayatı, İngilizce öğretmenliği, sıkıcı donuk erkek karakter, çok güzel ve sempati duyulabilecek kadın karakter, 29 yaşında olmak, New York'a gitmek için para biriktirmek, orada yaşamak istemek, potansiyel aşk üçgenleri. 

Sinopsis:

Yirmi sekiz yaşındaki Junko Sakuraba'nın (Satomi Ishihara) en büyük hayali New York'ta yaşamak ve çalışmaktır. Ne yazık ki İngilizce dil okulunda öğretmen olarak çalışmak onu hayallerine hiç yaklaştırmıyor. En büyük hayalini gerçekleştirmekten bu kadar uzak olduğu için hayal kırıklığına uğrayan Junko, yakında yirmi dokuz yaşına girecek olması ve hâlâ hiç erkek arkadaşı olmaması gerçeğiyle daha da hayal kırıklığına uğramaktadır.

Katılması gereken bir cenaze töreni nedeniyle Junko'nun rüyalar veya erkekler hakkında düşünmeye çok az zamanı olur. Ancak tapınakta dua eden yakışıklı bir keşişi fark ettiğinde işler beklenmedik bir hal alır. Bir erkeği bulmak için cenazenin en iyi zaman olmadığının bilincinde olan Junko, onu görmezden gelmeye çalışır ancak kader işleri zorlaştırmaya karar verir. Uzun süre diz çökmekten bacakları uyuşmuş olan Junko'nun ayakta durma girişimi, sunaktaki bir kase külün yanlışlıkla yakışıklı keşişin kafasına düşmesiyle felaketle sonuçlanır. Utanan Junko, kendisini bunun sorun olmadığına, çünkü onu bir daha asla göremeyeceğine inandırmaya çalışır. Ama öyle görünüyor ki kaderin oynayacağı bir oyun daha var.

Ailesi tarafından kandırılarak bir çöpçatanlık seansına katılan Junko, karşı tarafın yakışıklı keşiş Takane Hoshikawa'dan (Tomohisa Yamashita) başkası olmadığını öğrenir. Bu ikinci buluşma ilkinden daha mı iyi geçecek yoksa ikisi de başından beri başarısızlığa mahkum mu?

İLK BÖLÜM YORUMUM 

. Ben bu işi romantik komedi sanmamıştım pek, ilk sahneler de ofiste geçince, ismi dolayısı ile de ofis komedisi sanıyordum. Ama romantik komedi kısmı daha baskın olacak gibi.

.Adam başta sadece çekingen biri olur belki diye umuyor, ve donukluğunu ona yormak istiyordum, ancak odun bir tip. Ve ilk bölümün sonunda kızı kaçırıp bir odaya kilitliyor. Sakiniz............

. Baş kadın karakter acayip güzel bir kadın bence, Ben o kadar güzel bir Japon kadın görmedim diyesim geldi, ama abartmayayım... Hem belki kötü bir şey gibi geliyor kulağa bunu söylemek. Çinli bir kadın oyuncuya benzettim kendisini ama şu an hatırlamıyorum.

 


. Torununun başkasıyla evlenmesini isteyen Japon büyükanne çok kibar ve tatlıydı, epey şaşırdım... Torunun yüzüne para falan fırlatmadı.

. Japonların dizilerinde tuhaf bir şey var, arkadaki piyano müziği bazen fazla dramatik geliyor, bunu hissediyorsam bir sorun var orada benim için, burada da böyle oldu. Çok Japon dizisi izlemedim gerçi, ama daha önce de hissetmiştim bunu.

. Kadının 29 yaşında olup, başka bir ülkeye gitmek istemesi ilgimi çeken bir durumdu, hep öyle olmuştur. Baş kadın karakter canla başla çalışıp para biriktirip yurt dışına gitmeye çalışır konsepti başka bazı dizilerde de geçiyordu sanki. Biri, Strongest Deliveryman. (Kore Dizisi) Blogu yorumumda mevcut. Hayır tabi ki, yorum blogumda mevcut.

. Adamın kızı kendi evine götürüp kilitlemesini asla komik bulamıyorum...

.Kızın ev ortamı ve ailesi biraz Boys Over Flowers'ta Jandi'nin evini hatırlattı.

. Renkler çok sıkıcı ve donuk renksiz geldi bana. Beyaz gri tuhaf bir filtre var sanki, Bir canlılık, yumuşaklık yok hiç renklerde. Başka bir Japon dizisinde daha böyleydi. Sinematografi genel itibari ile Kore dizilerinde daha iyi sanki. (İstisnaları: Rezalet pembe filtre ile çekilen Call It Love, ve adını hatırlamadığım başka bir dizi: sarı filtreli ve bazı sahneleri İstanbul'da geçiyordu)

. Bazen dizinin ilk bölümünü sevmesem de devam ediyorum, hatta rezalet bile olsa (yooo , o kadar değil de :d) Kadının hatrına devam etsem mi dedim ama etmem ya... Niye birden öyle hissettim ki...

.Kadının oyunculuğu da bence iyiydi.  Bir bunaltan yoran, abartı mimik vs yoktu. Ses tonu da güzeldi.   


Dizi yorumum sonlandı.




Sevgiyle.


ekleme: yahu çok da beğenmedşğim bir dizi için uzun uzun yorum yapma motivasyonunu nasıl bulmuşum acaba... takdir de etmedim değil. ki sadece tek bölüm izlemişim, biraz da manasız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZORBALIK ODAKLI ÇİN FİLMLERİ, BETTER DAYS ve CRY ME A SAD RIVER

 Merhaba. Yakın zamanda Better Days'i izledim.                                                       (Better Days'deki baş karakter) Konusunu pek bilmeden izlemeye başlamıştım, çok fazla karşıma çıkıyordu. Oscar adayı bir filmmiş ve çeşitli festivallerden epey de ödül demiş. Ancak bu film bence Oscar adayı olmak için yeterli bir film değildi, bu filmle katılmalarına şaşırdım açıkçası. Sosyal medyada "ayyy mutlaka izleyin" tarzı yorumlar görürseniz abartı olduğunu bilin ve beklentiyi düşürün. Hem bu filmden hem de daha sonra Cry Me Sad River'dan bahsedeceğim. O da kitap uyarlaması zorbalık konseptli bir film.  Better Days Cry me A Sad River  (Bu  filmin posterleri hiç güzel değildi, zar zor bir fan made yapım bile olabilir, bir şey buldum.)   Not: Aylar sonra gelen edit: Ergenler ya da işte ship yapmayı seven romantik kesim a...

GOT7, ben dinlemezdim KPOP ne oldu? Biraz da KPOP 101/ Part 1

 Merhaba! Üç saatlik diğer yazıdan sonra hemen nasıl yine yazıyorum bilmiyorum ama yine buradayım...  Arkadaşlar ben pek kpop dinlememiştim yıllar öncesinin SS501' i haricinde, Love Ya ve Ur Man kalp ben. Love Ya'yı bırakıyorum ve 2011 yılına ışınlanıyorum şu an:  Grup dağıldı, bazı skandallar da olmuş zamanında ama neyse konumuz bu değil.  Şarkıyı lütfen dinleyin.  Evet,  Aşağıdaki yazı salt hayranlık yazısı değildir: GOT7, nasıl neden 7/24 nasıl neden videolarını izledim? Bu yıl, şu şarkıyla yeni bir albüm yayınlamışlar,  pardon geçen yılın sonu galiba:  Ben yılın ilk yarısında bu şarkıyla nasıl olduysa karşılaşıyorum, ve sonra bir bağımlılık oluşuyor. Bu şarkıları haricinde o kadar da beğendiğim şarkıları var mı emin değilim, hayır var, bir saniye: Love You Better: Buyrun canlı performans:  Bunu da dinleyin pls.  Neyse bazı sınırlı şarkıları harici bütün şarkılarına kefil değilim, öyle ayılıp bayılmıyorum, hayranlar kızmasın. Evet bil...

Zaman yolculuğu temalı diziler, Japonya'dan Tayland'a PART1

 Merhaba, bu aralar artık pek sevmediğimi söylesem de zaman yolculuklu dizilere baktım çokça. AMA çok fazla diziye baktım gerçekten. İlk bölümlerine bakıp kapattım ya da sonra dönerim diye sekmelerde açık bıraktım, yüzbinbeşyüz tane sekme açık bilgisayarımda. :( Neyse, ağlamayalım. İzlediğim çoğu dizi zaman ylculuğu üzerineydi, özellikle araştırdım şimdilik kısaca geçeceğim belki güncellerim. Ve bugün Someday or One Day'in filmini izledim, onu mu yazsaydım önce ya... Onu da buraya eklerim yakında.  İlk olarak:    The Promise of Migratory Birds, 2016, Çin (Bu sadece zaman konseptli bir dizi, zaman yolculuğu yok) Önce bu aklıma geldi, 2 bölüm izledim... (Aynı anda 5 10 dizi izledim şaşırtıcı değil...) Enemies to lovers konsepti var.  Kadın evlenmek üzereyken adam kadının günlüğünü buluyor,  ve biz birden ilk tanıştıkları zamanı izliyoruz. (Hala zaman yolculuğu olmadı ben mi yanlış anladım konuyu :d) (Burada yanlış anlamışım ve fark ediyorum...) (Bkz:alt para...