Ana içeriğe atla

Merhaba! İnsansızlık, panik atak. Neden yazıyorum?

 Merhaba herkese! 


Yaaaa..... Mutluyum galiba, hep böyle hareketli resimler eklemek istemişimdir, daha önce de blog girişimlerim olmuştu ama ekleyememiştim nedense önceden. Bir de hemen vazgeçmiştim, zaten pek bir şey paylaşasım yoktu sanırım, duygularımı da wattpad'e yazıyordum, şiir gibi kısa öykü gibi vs. Ama orada da hiç okunma alamadım ve maalesef ki artık hiçbir şey paylaşmak istemedim, yazmadım da. Kimse okumayınca insan cidden üzülüyor, var öyle bir şey... Neyse iç çekip devam ediyoruz: 

Cidden aynaya bakıyormuş gibi hissediyorum bu arada, epeydir uzun bir yazı yazmıyordum. Muhtemelen pek kişi de uğramayacak buralara, olsun, umarım devam ederim, bir meşgalem olur kimse okumasa da. Kendi kendime aynaya merhaba diyorum. :')

Dramatikliği bırakalım, ama drama değil de işte, neyse, neden yazıyorum:

Valla bilmiyorum, instagramda paylaşıyordum kendimi, yaptıklarımı, duygularımı vs. orada da maalesef insanlara pek ulaşamadım... Aslında günlük tutmayı seven bir tip de değilim, bakmayın hani buralara geldiğime, ama insan var olmak istiyor, pek bir şey izlemesem de, paylaşacak süper şeylerim olmasa da bir şeyler yaşadığımı kanıtlamam gerek. Ya da neyse yazınca da anlamsız geldi ama devam edeceğim. 

Benim gerçekte pek arkadaşım yok, ister inanın ister inanmayın aslında sıfır tane arkadaşım var, o yüzden sanal ortamlardan medet umdum biraz, ilk sosyal medya hesabımı da panik atak teşhisi aldığım dönemde açtım. İnsanlara ulaşmak istedim, bir sürü insanın profiline uğradım, yazdıklarını okudum, güzel geri dönüşlerde bulundum ama benim profilime dönen olmadı mesela. Üç yılda ikiyüz takipçi sayısı oluştu gözüküyor ama okuyan beğenen beş ya da on kişi. Okumuyorlar aslında yorumda da bulunmuyorlar. Çok nezaketsiz insanlarla da karşılaştım, her neyse. Birisinin söylediği bir şey yüzünden atak geçirmişliğim var şaka değil. İnsanlara bir zahmet nazik davranın. Sorsan kitap okuyan, sevilen, belli bir kitlesi olan biri, sorsan iyi biri olmaya çalışıyordur. Kitaplarla bile olmuyor belki de, insanın içinde mi olmalı bilemiyorum. Saçma ve sevilen ve popüler hesaplar var, kimseye bir şey de demedim, içimde kaldı, karşılık bile vermedim. Pişman değilim yine de. Neyse bir oralarda da var olma çabam oldu ama pek sonuçlanamadı. 

Blog ile hepten zor olur sanırım ulaşmak ama n'apalım... En azından yazı odaklı bir site, hem görsel ekliyorsun, kendine ait gerçek bir defter sayfası gibi. Hevesle sürekli gif eklemek istiyorum buraya... 💜💜

Gereksiz bilgi: şu an televizyonda reklam var, Hekimoğlu'nu açtım, aslında izlemeyi düşünmüyordum son bölümleri sevmediğim için ama yeni sezon ilginç sanki, bir göz attım da kanalları gezerken, bir de Menajerimi Ara'ya bakıyorum, tavsiye ederim.

Aslında epey mutsuzluk ve kaos içindeyim, ama buraya yazıyorum işte, televizyona da bakıyorum biraz, devam etmeye çalışıyorum.  

Eeeee.... Neden blogun adı kore dizileriyle ilgili? Esasında duygularımdan çok yaptığım şeylerden "eylem " lerden bahsetmek istiyordum, en yapabildiğim, yapmaya çabaladığım eylem de dizi izlemek, kore dizisi izlemek. 

Yorum okumayı da seviyorum, izlenen, okunan şeyler üzerine konuşmak, kurgular üzerine konuşmak bir şekilde ilgimi çeken bir şey. Benim gibi düşünenler olursa seviniyorum falan, sanki ruh eşimi bulmuşum... Öyle dramatik tepkiler, ama aynı diziyi beğenip beğenmemek de çok da şey değil tabi. : D  Ya da belki çok şey???



Yalnız itiraf edeyim, izlediğim çoğu şey yarımdır... Ve zor beğenirim. Ama yarım bırakmak artık patolojik bir seviyede bende, bazen beğensem bile yarım bırakıyorum, bunları da belirtirim zaten... Epey bilinmeyen dizi biliyorumdur bu arada, henüz izlemesem de hepsini, belki listeyi burada da paylaşırım. 

Benim için en özeli Reply 1988.  


Hani bir şeyi beğensem de herkese hitap etmez, illa ki izleyin diyemem cesaret edip ama herkes izleyip sevmeli :D bu diziyi bence, öyle bir dizi. 
Zaman yolculuğu yapıyorsunuz, belki biraz ağır gelir, bölüm süresi 90 dk. mesela ama bakın ben bile izledim... Son bölümlerdeydim, bir kaldı nedense devam edeceğim bir gün. 👋 ilk bölümleri daha güzel bence ama yine de çok nahif çok tatlı sakin bir dizi.
Ben iyi hissetmek için genelde böyle nahif ya da eğlenceli işleri izlemeyi tercih ediyorum bu arada. 
Öyle uzun uzun kendimi anlattım, ki bunu pek de sevmem, biraz daha da konuşasım var gibi, yine de burada sonlandırıyorum. Sevgiler. 🌺

Bakalım şimdi ne yapacağım, Funny Woman'a başlıyor muyum, yeni aklımda olmayan bir dizi mi, In Seoul'a devam mı, en son nerede kalmıştım, Park Bo Gum'un yeni dizisi mi, Cursed mü, evet sonuncusu amerikan dizisi, ve uzun süredir izlemedim... Bakalım.... Potato Star? Telaş içindeyim... Tamamdır gittim, sevgiler. 


Yorumlar

  1. Bir d eeylül ayını hiç sevmem... Kötü bir başlangıç tarihi...

    YanıtlaSil
  2. Keşke sadece eylül ayı sıkıntı olsaydı gerçi...

    YanıtlaSil
  3. Ahaha sürekli söylenip durmuşum yine. Ama valla haklıyım...

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, bloga hoşgeldin. Evet burası biraz sessizdir ama diğer sosyal medya hesaplarından daha samimi bir yer. Ben de nerdeyse 5 yıldır bu işin içindeyim ama kitlem çok az. İnstagram'da da öyle. Ama hoşuma gidiyor kendimi anlatmak ya da başka şeyleri. Biz de bu yolun yolcusu olduk, ne yapalım.
    Kalemini, duygularını aktarışını çok beğendim. Bundan sonra da blogunu okumaya dikkat edeceğim. Sevgiyle kal :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa teşekkür ederim. :) Ben kendimi pek beğenmiyorum ama devam edeceğim bknz:mükemmelliyetçilik. Bence de önemli olan meşgale olması zaten, bir okuyucu bile çok şey aslında. :')

      Sil
    2. ay çok tatlı bir yorum ya, şimdi okudum da tekrar. :') ulaşır mı bilmiyorum ama tekrardan cidden teşekkür ederim. :D sevinmiştim. tam ifade edememişim sanki kendimi. yaklaşık bir yıl sonra tabi, biraz tuhaftı ama olsundu. :)

      Sil
    3. Ulaşmıştır için rahat olsun :) Ay ne demek ben teşekkür ederim.

      Sil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için şimdiden teşekkür ederim. :')

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZORBALIK ODAKLI ÇİN FİLMLERİ, BETTER DAYS ve CRY ME A SAD RIVER

 Merhaba. Yakın zamanda Better Days'i izledim.                                                       (Better Days'deki baş karakter) Konusunu pek bilmeden izlemeye başlamıştım, çok fazla karşıma çıkıyordu. Oscar adayı bir filmmiş ve çeşitli festivallerden epey de ödül demiş. Ancak bu film bence Oscar adayı olmak için yeterli bir film değildi, bu filmle katılmalarına şaşırdım açıkçası. Sosyal medyada "ayyy mutlaka izleyin" tarzı yorumlar görürseniz abartı olduğunu bilin ve beklentiyi düşürün. Hem bu filmden hem de daha sonra Cry Me Sad River'dan bahsedeceğim. O da kitap uyarlaması zorbalık konseptli bir film.  Better Days Cry me A Sad River  (Bu  filmin posterleri hiç güzel değildi, zar zor bir fan made yapım bile olabilir, bir şey buldum.)   Not: Aylar sonra gelen edit: Ergenler ya da işte ship yapmayı seven romantik kesim a...

GOT7, ben dinlemezdim KPOP ne oldu? Biraz da KPOP 101/ Part 1

 Merhaba! Üç saatlik diğer yazıdan sonra hemen nasıl yine yazıyorum bilmiyorum ama yine buradayım...  Arkadaşlar ben pek kpop dinlememiştim yıllar öncesinin SS501' i haricinde, Love Ya ve Ur Man kalp ben. Love Ya'yı bırakıyorum ve 2011 yılına ışınlanıyorum şu an:  Grup dağıldı, bazı skandallar da olmuş zamanında ama neyse konumuz bu değil.  Şarkıyı lütfen dinleyin.  Evet,  Aşağıdaki yazı salt hayranlık yazısı değildir: GOT7, nasıl neden 7/24 nasıl neden videolarını izledim? Bu yıl, şu şarkıyla yeni bir albüm yayınlamışlar,  pardon geçen yılın sonu galiba:  Ben yılın ilk yarısında bu şarkıyla nasıl olduysa karşılaşıyorum, ve sonra bir bağımlılık oluşuyor. Bu şarkıları haricinde o kadar da beğendiğim şarkıları var mı emin değilim, hayır var, bir saniye: Love You Better: Buyrun canlı performans:  Bunu da dinleyin pls.  Neyse bazı sınırlı şarkıları harici bütün şarkılarına kefil değilim, öyle ayılıp bayılmıyorum, hayranlar kızmasın. Evet bil...

Zaman yolculuğu temalı diziler, Japonya'dan Tayland'a PART1

 Merhaba, bu aralar artık pek sevmediğimi söylesem de zaman yolculuklu dizilere baktım çokça. AMA çok fazla diziye baktım gerçekten. İlk bölümlerine bakıp kapattım ya da sonra dönerim diye sekmelerde açık bıraktım, yüzbinbeşyüz tane sekme açık bilgisayarımda. :( Neyse, ağlamayalım. İzlediğim çoğu dizi zaman ylculuğu üzerineydi, özellikle araştırdım şimdilik kısaca geçeceğim belki güncellerim. Ve bugün Someday or One Day'in filmini izledim, onu mu yazsaydım önce ya... Onu da buraya eklerim yakında.  İlk olarak:    The Promise of Migratory Birds, 2016, Çin (Bu sadece zaman konseptli bir dizi, zaman yolculuğu yok) Önce bu aklıma geldi, 2 bölüm izledim... (Aynı anda 5 10 dizi izledim şaşırtıcı değil...) Enemies to lovers konsepti var.  Kadın evlenmek üzereyken adam kadının günlüğünü buluyor,  ve biz birden ilk tanıştıkları zamanı izliyoruz. (Hala zaman yolculuğu olmadı ben mi yanlış anladım konuyu :d) (Burada yanlış anlamışım ve fark ediyorum...) (Bkz:alt para...